Son yıllarda dünya genelindeki jeopolitik gerginlikler ve askeri çatışmalar, uluslararası güvenliği tehdit eden önemli sorunlar haline geldi. 350’den fazla uzman, yaptıkları araştırmalar ve analizler sonucunda, 2030 yılına kadar bir dünya savaşının çıkma olasılığının yüksek olduğunu öngördü. Bu uzmanlar, siyasi, ekonomik ve sosyal dinamiklerin bir araya gelerek büyük bir çatışmayı tetikleyebileceği konusunda hemfikir. Peki, bu öngörüyü destekleyen nedenler neler? İşte detaylar.
Uzmanların açıklamalarına göre dünya genelinde yaşanan çatışmalar ve siyasi huzursuzluklar, yeni bir dünya savaşı tehlikesini gündeme getiriyor. Özellikle, büyük güçlerin stratejik hedefleri doğrultusunda birbirleriyle olan rekabeti, Asya, Avrupa ve Orta Doğu gibi bölgelerde gerginlikleri artırmış durumdadır. Rusya ve Çin gibi ülkelerin askeri yatırımları, ABD’nin küresel etkisini azaltma çabaları ve -özellikle son yıllarda- enerji kaynaklarının kontrolü üzerindeki rekabet, savaşın eşiğine gelinmesinde etken olan faktörler arasında yer alıyor.
Uzmanların raporları, 21. yüzyılda yaşanan askeri çatışmaların, 20. yüzyıldaki iki dünya savaşından daha yıkıcı olabileceğini öne sürüyor. Bu çatışmaların temel kaynağı, ekonomik çekişmeler, ulusal güvenlik kaygıları ve ideolojik farklılıkların yanı sıra iklim değişikliği gibi çevresel sorunlar da dahil edilmektedir. Özellikle su, gıda ve enerji gibi hayati kaynakların sınırlı kalması, ülkeler arasında savaş potansiyelini artırmaktadır.
Bu çarpıcı öngörüler, dünya genelindeki siyasi liderlere ve toplumlara büyük bir sorumluluk yüklüyor. Uzmanlar, dünya barışını sağlamak için uluslararası işbirliğinin artırılması gerektiğini vurguluyor. Diplomasinin etkin bir şekilde kullanılması, silahlanma yarışının frenlenmesi ve çevresel sorunlara karşı kolektif önlemler alınarak bu tehlikenin bertaraf edilmesi çağrısında bulunuyorlar.
Ayrıca, toplumsal bilincin artırılması ve halkların savaşa karşı durmasının da kritik önemde olduğu ifade ediliyor. Sığınmacı krizleri, ekonomik eşitsizlikler ve iç çatışmalar gibi sorunlar, sosyal yapı üzerinde olumsuz etkilere neden olabilmektedir. Uzmanlar, bu tür sorunların çözülmeden uluslararası barışın sağlanamayacağını belirtiyor.
Savaş senaryoları hakkında yapılan bu öngörüler, insanlık olarak alacağımız önlemleri gözden geçirmemizi ve sermaye, kaynak veya insan gücü üzerinden değil, ortak hedefler ve barış temelinde büyümemiz gerektiğini gözler önüne seriyor. Umarız ki bu çarpıcı tespitler, dünya halklarının yanı sıra hükümetler üzerinde de etkili bir farkındalık oluşturur ve barışçıl bir gelecek için gerekli adımlar bir an önce atılır.