Türkiye'de yıllardır kaybolan bir annenin ve onun peşinden koşan oğlunun duygusal hikayesi, yürekleri burkuyor. Çocuk yaşta evlatlık verilen bir adam, tam 55 yıldır annesinin izini sürüyor. Hüzün dolu bu öykü, aynı zamanda sevginin, azmin ve umut dolu bir bekleyişin de hikayesi. Bugün, Anadolu'nun bereketli topraklarında başlayan bir arayışın, bir hayatın nasıl şekillendiğini, aile bağlarının özlemini keşfedeceğiz.
Çoğu insan ailesiyle büyürken, bazılarının hayatı tarifsiz bir yalnızlık içinde geçiyor. 55 yıl önce, bir bebek olarak evlatlık verilen Ali, büyük bir özlemle annesini arıyor. Kendi ailesinin sıcaklığını hiç hissetmemiş bir birey olarak, yıllar boyunca kalbinde bir boşlukla yaşadı. Her gün, belki de annesiyle ilgili bir ipucu bulabilme umuduyla geçiyor. Ali, "Dünya gözüyle annemi bir kez görmek istiyorum." diyor, bu sözler yüzlerce yıl boyunca, kaybolmuş aile bireylerinin umutlarını simgeliyor.
Ali'nin hikayesi birçok kişi için sıradan bir hikaye gibi görünebilir. Ancak onun için bu, bir ömre bedel bir arayış. Her yıl, annesinin doğduğu yeri ziyaret ediyor, hayatı boyunca eril sorunlarıyla karşılaşsa da, annesinin izini sürmekten vazgeçmiyor. Yıllar geçtikçe, bazen umutsuzluğa kapılsa da, içindeki sevgi ve özlem duyduğu bu bağ onu her seferinde yeniden motive ediyor. "Annem benim için bir özlemden daha fazlası; o, ruhumun bir parçası" diyor. Bu hikaye, birçok insanın içinde taşıdığı aile birliği özlemini somut bir biçimde ortaya koyuyor.
Aile bağları, sadece genetik miras değildir. Aynı zamanda duygusal bir bağdır, bir sevgi hikayesidir. Ali, onları bulmak için gereken cesareti bu sevgi dolu hikayeden alıyor. 55 yıl boyunca sürdürdüğü bu arayış, sadece bir insanın değil, aynı zamanda binlerce ailenin yankı bulduğu duygusal bir yolculuk. Bu tür hikayeler, her neslin içinde farklı bir evlatlık ve özlem hikabı bulundurması, insanları birbirine daha da yakınlaştırıyor. Bu nedenle, Ali'nin hikayesi sadece kendisinin değil, birçok insana ilham veren bir hikaye olma özelliği taşıyor.
Ali, annesini bulmaya çalışmanın yanı sıra, onun geçmişini de öğrenmek istiyor. Geçmişte annesinin nasıl bir yaşam sürdüğünü, hangi hayalleri olduğunu merak ediyor. Bu, hem kendisi hem de annesi için önemli bir arayış. Sadece annesinin yüzünü görmeyi değil, onun hikayesini de duymayı umuyor. Birçok insanın, aile geçmişini öğrenme isteği, duygusal bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyacı karşılamak, insanları köklerine daha yakın hissettirir. Ali, annesinin belki de onun da bilmediği birçok hikayesinin saklı olduğunu düşünüyor ve bu yüzden arayışına devam ediyor.
55 yıllık bu yolculuk sırasında, Ali birçok zorlukla karşılaştı. Bazen maddi sıkıntılar, bazen ise içsel çatışmalar onu yıprattı. Ancak, her seferinde bu kararlılığı, onu yeniden ayakta tutmayı başardı. Her yaşadığı zorluk, onun azmini daha da güçlendirerek devam ettirdi. Ali, “Her gün annemi düşlüyorum; bir gün onu bulacağıma inanıyorum” diyerek umut dolu bir yaşam sürmeye kararlı. Belki de hayatının en anlamlı anının, o anı paylaşmaya karar verdiği gün geleceği umudundan kaynaklanıyor. İçindeki sevgi ve özlem, onu annesinin yanına götürecek olan bir güç.
Bu pişmanlık ve özlem dolu hikaye, aynı zamanda birçok insanın ruhunda yankı bulacak bir çağrıdır. Belki de Ali'nin hikayesi, başka insanların da annelerini, ailelerini ve sevdiklerini sorgulamalarına yol açacak. Her ailenin bir hikayesi vardır ve her hikaye, kadim bir hatırlatma olarak karşılarına çıkar. "Beni mi unuttular?" ya da "Beni ne zaman bulacaklar?" gibi sorular, birçok insanın içini kemirirken, Ali bu yanıtı arayarak bir yolculuğa çıkmış durumda. Umut dolu bir yaşam sürmeye ve bu hikayeyi yazmaya devam ediyor. Ali'nin hikayesinin sonunda, annesiyle bir buluşma gerçekleşirse, bu, sevginin, özlemin ve ailenin gücünü bir kez daha kanıtlayacaktır. Yalnızca bir anne-oğul değil, aynı zamanda binlerce ailenin özledikleriyle yeniden bir araya geleceği bir hikaye.»