Bakan Bayraktar, son günlerde gündemi meşgul eden destek programları hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Hibe uygulamalarının tarım, sanayi ve diğer sektörler üzerinde yarattığı etkileri tartışan Bayraktar, desteklerin kalıcı bir çözüm sunmadığını belirtti. Geçtiğimiz günlerde bir basın toplantısı düzenleyen Bakan Bayraktar, "Hibe değil ticaret anlayışını benimsemeliyiz. Sürdürülebilir kalkınma ancak ticaret odaklı politikalarla sağlanabilir," şeklinde ifadelerde bulundu.
Bakan Bayraktar’ın açıklamalarına göre, geçmişte uygulanan hibe programları, birçok işletmenin kısa vadeli kazançlar elde etmesine olanak sağlasa da, bu durum uzun vadede sürdürülebilir bir büyüme yaratmamaktadır. Hibe alan işletmelerin büyük bir bölümünün, finansal bağımsızlıklarını kazanmadan sadece devlet desteklerine bel bağlayarak faaliyet gösterdiği gözlemleniyor. Bu durum, sektörde orantısız bir destek dağılımına ve rekabetin azalmasına yol açmaktadır. Bakan, "Hibe desteği alan birçok işletme, bu yardımların sona ermesiyle birlikte piyasada varlık göstermekte zorlanıyor. Bu tür uygulamalar, uzun süreli başarı için yeterli değildir," diyerek bu duruma dikkat çekti.
Bakan Bayraktar’ın önerisi, hibelerin yerini ticaretin alacağı bir strateji geliştirilmesi üzerine odaklanıyor. Bu bağlamda, ticaretin güçlendirilmesi için pek çok faktörün göz önünde bulundurulması gerektiğini vurguladı. İhracat odaklı üretim, uluslararası pazarlara açılım ve girişimcilerin desteklenmesi, Bakan’ın ticaret anlayışının temel taşları arasında yer alıyor. Ayrıca, taşınabilir ve sürdürülebilir uygulamaların teşvik edilmesi gerektiğinin altını çizen Bayraktar, yerel ürünlerin uluslararası pazarda rekabet gücünün artırılması için çeşitli projelere imza atacaklarını duyurdu.
Sonuç olarak, Bakan Bayraktar’ın hibe yerine ticaret anlayışına yönelik açıklamaları, Türkiye'nin ekonomik geleceği açısından önemli bir yol haritası sunmaktadır. Ticaretin güçlendirilmesi, sadece mevcut ekonomik durumu düzeltmekle kalmayacak, aynı zamanda yeni istihdam olanakları yaratacak ve yerel üretimin desteklenmesini sağlayacaktır. Ülke olarak, kalkınma sürecimizi hızlandırmak ve sürdürülebilir bir gelecek sağlamak adına bu yeni yaklaşımı benimsememiz büyük önem arz ediyor.