The Holy Month of Ramadan, a time of reflection, prayer, and community, reached its pinnacle with the celebration of Eid al-Fitr, a day marking the end of fasting. In the heart of Jerusalem, under the ever-watchful gaze of occupation forces, 120,000 Palestinians gathered at the iconic Mescid-i Aksa mosque to perform the Eid prayer, demonstrating their resilient spirit in the face of adversity. This remarkable congregation not only marked a significant religious occasion but also stood as a powerful testament to the enduring cultural and spiritual identity of the Palestinian people.
Mescid-i Aksa, İslam’ın üçüncü kutsal mekânı olarak bilinirken, Filistinliler için sadece bir ibadet yeri olmanın ötesinde, tarihleri, kimlikleri ve direniş sembolüdür. İşgal altındaki Kudüs, Müslümanların dünyadaki en önemli ibadet alanlarından birine ev sahipliği yaparken, aynı zamanda Filistin ulusal bilincinin de merkezinde yer alıyor. Bu yıl, bayram namazı, müminlerin bir araya gelerek inançlarını tazelemesi ve iplerin daha da güçlenmesi açısından büyük bir fırsat sağladı. Her sene olduğu gibi, bu yıl da bayram namazı, Kudüs'ün sokaklarını dolduran kalabalıklarla dolup taştı. Kalabalığın gözlerinde hem sevinç hem de yoğun bir kararlılık vardı; çünkü bu bayram, işgalin gölgesinde özgürlük ve umuda dair bir simgeydi.
Buna rağmen, Filistinlilerin Mescid-i Aksa’ya ulaşmasındaki zorluklar, işgal güçlerinin sıklıkla uyguladığı kısıtlamalar ve seçici kontrol noktaları nedeniyle oldukça belirgindi. Buna rağmen, binlerce insan, duygusal olarak anavatanlarının kalbinde yer alan bu kutsal mekâna ulaşmayı başardı. Kimi aileler, işgalin yarattığı ayrılıklara rağmen, bir araya gelerek bayram namazını kılmayı başardı. Yeniden birleşme ve dayanışma anları, bayramın ruhunu daha da güçlendirdi. Gözyaşları ve gülümsemeler eşliğinde, Kudüs halkı, Mescid-i Aksa’nın avlusunda bir araya gelerek, işgal altındaki mücadelelerinin görkemli bir görüntüsünü sergiledi.
Eid al-Fitr namazına katılan kalabalık, sadece bir bayram kutlaması değil, aynı zamanda bir direniş duruşuydu. Kur'an-ı Kerim okunurken, dualar ederken, Filistin'in özgürlüğü ve bağımsızlığı için yalvaran bir ses yükseldi. Bu, Mescid-i Aksa’nın yalnızca bir ibadet yeri değil, aynı zamanda topluluk ruhunun simgesi olduğunu kanıtladı. İşgal altındaki bir yaşamın getirdiği zorluklar, insanların inanç ve birliktelik duygusunu artırarak, onları daha kararlı hale getirmiştir. Her namaz, direnişin bir parçası, her dua, özgürlük umudunu besleyen bir içsel ses olarak yankılanıyor.
Kudüs, sadece bir şehir değil, aynı zamanda bir yaşam tarzı, bir kültür ve bir tarih. Bayram, her yıl olduğu gibi sosyal bir dayanışma ve yardımlaşma zamanı olmayı sürdürüyor. İşgal altında dahi olsa, Filistin halkı, bayram sevinçlerinin ve ruhunun, zorluklara göğüs germe kararlılığının bir simgesi olduğunu gösterdi. 120 bin Müslüman, bir araya gelip dualarını ederken, aynı zamanda kendi anavatanlarının özgürlüğü için de bir ses yükseltti. Bu anlar, direnişin ve inancın sembolleridir. Mescid-i Aksa'da toplanan kalabalık, Filistinlilerin yalnız olmadıklarına, tarihleri ve kökleriyle bağlı olduklarına dair güçlü bir mesaj verdi.
Sonuç olarak, bu yılki Eid al-Fitr, Mescid-i Aksa’da toplanan 120 bin Filistinlinin bir araya gelişi ile sadece dini bir bayram kutlaması olmaktan öteye geçerek, bir umudun, bir direnişin ve bir kimliğin yeniden inşası anlamına geldi. İşgal altındaki Kudüs’te, bayram sevincinin ve karşılıklı dayanışmanın yanı sıra, özgürlüğe duyulan özlem bir kez daha dile getirildi. Bu kalabalık, gelecekte de özgürlük hayalini gerçekleştirme konusundaki kararlılıklarını ortaya koydu!