Zambiya, büyü ve overly cazibeli uygulamaların sıkça gündeme geldiği bir ülke olmasına rağmen, son günlerde yaşanan bir olay, toplumda büyük bir yankı uyandırdı. İki kişi, Zambiya Cumhurbaşkanı Hakainde Hichilema'ya yönelik büyü yapmak suçlamasıyla mahkeme tarafından hapis cezasına çarptırıldı. Bu olay, sadece hukuk sisteminin işleyişini değil, aynı zamanda büyü inançlarının sosyal ve kültürel yansımalarını da ele alınmayı gerektiren bir konu haline getirdi.
Olay, Zambiya’nın Lusaka kentinde geçtiğimiz aylarda gerçekleşti. İki şahıs, Hakainde Hichilema’nın siyasi kariyerini olumsuz etkilemek amacıyla büyü yapmaktan suçlandı. Büyü yapmanın yasadışı olduğunu belirten mahkeme, suçlamaları dikkate alarak sanıkları mahkum etti. Mahkeme, zincirleme olarak gerçekleştirilen bu büyü eyleminin, milletin iradesine doğrudan saldırı olduğunu belirtti. Hichilema, seçimle göreve geldiği 2021 yılından bu yana, ülkede birçok reform çalışması gerçekleştirmiş ve kendisine yönelik farklı siyasi hakaretlerin ve saldırıların hedefi olmuştur.
Davadan sonra uluslararası basın ve insan hakları kuruluşları, Zambiya’daki büyü eylemi hakkında raporlar yayınlamaya başladı. İnsan hakları savunucuları, bu tür ceza uygulamalarının toplumda korku kültürü yaratabileceğini ve geriye giden bir hukuk sistemine işaret ettiğini ifade ettikleri açıklamalar yaptılar. Yerel halk ise, büyü inancının derin kökleri olduğu ülkede bu tür suçlamaların, saretifinalik ve politik baskı unsurları taşıdığını düşünmekte. Zambiya’daki bu gelişmeler, büyü ve inanç sistemlerinin toplumsal yapıda nasıl bir rol oynadığını gözler önüne serdi.
Sonuç olarak, Zambiya'da yaşanan bu olay, yine başta büyü olmak üzere, siyasi çekişmelerin ve hukukun karmaşasının ardında yatan derin kültürel inançları sorgulamaya açmaktadır. Yerel halk, Hakainde Hichilema'nın büyüye maruz kalması durumunu tuhaf bir komedi malzemesi olarak değerlendirse de, aslında bu durumun hukuki ve sosyal sonuçları ağır olabilir. Zambiya'nın, yasa ile yönetilen bir toplum yapısına geçiş sürecinde, bu tür olayların yaşanmaması için daha ciddi adımlar atması gerekmektedir. Ülke, büyünün tehlikeli bir unsur olabileceği gerçeğiyle yüzleşirken, gelecekte benzer olayların yaşanmaması için hukukun, inanç sistemlerinin gölgesinde kalmaması gerektiği oldukça açıktır.